24 Kasım 2014 Pazartesi

Sarı Zeybek / Can Yücel

Kitap Adı: Sarı Zeybek

Yazar: Can Yücel

Yayın Evi: Can Yayınları

Sayfa Sayısı: 224

Benim Puanım: 10 / 10

Daha önce belgeselini izlemiştim Sarı Zeybek’ in... Öyle ya ülkemizde olsa olsa O’ndan Sarı Zeybek diye söz edilebilirdi. Kendisi dememiş mi zaten “Türk halkı sadece zeybek oynarken diz çöker.” Diye...

Hayatımda  görmeden sevmediğim, her doğum gününde her ölüm yıldönümünde ağladığım, sanki bütün yaptığı o muazzam işleri benimle yapmmış gibi gurur duyduğum, hatta daha küçük yaşlarda o sarı saçlarına, mavi gözlerine ve duruşuna hayran olduğum insanın son 300 gününü okumak benim için paha biçilemezdi. Kitabı okuduğum sürenin 10 Kasım haftaları olmasını istemiştim. Öyle ya Ata’mızı anmak sosyal medyadan resimlerini, sözlerini paylaşmakla olmamalıydı benim için. Ben de bu nedenle 3 Kasım Pazartesi günün kitabıma başladım. Kitabı sadece işe gidiş gelişlerimde okuduğumdan biraz uzun sürdü okumam ama zaten ben de sonu gelsin istememiştim, sonunu bildiğim bu kitabın sonunu okumak istemedim.
Öncelikle kitap boyunca yoğun bir duygu hakimdi. Her okuduğum sayfada Atatürk’ ün yaptığı bir işten bir tavırdan gurur duydum, bazen doktarlarına kızdım, çevresinde ona sadakatla bağlı kişilerin yorumlarını özellikle baş yaveri Salih Bozok’ un kaleminden okumak beni çok etkiledi. Sıkça her geçen günü Atatürk’ ün silah arkadaşları, siyaset arkadaşları, kızları, kardeşi ve çevresindeki hemen herkesten derlenmiş güzel yazıları okudum.  Ve son sayfada gözümün nemlenmediğini söylesem yalan olur.

Kitap boyunca beni en çok Atatürk’ün hasta halinde bile dimdik duran yaşama sevinci, hayatı tiye alır gibi hastalığına rağmen sigarasını, rakısını bırakmaması, halkını zora sokmamak için ayakta yürümeye çalışması. Bunları okudukça kendisine bir defa daha hayran kaldım, karakterine imrendim.

Özellikle kitap içinde son zamanlarında yaşanan vasiyetini yazarken dikkat ettiği ince hususları okumak bile onun kişiliğinin ne kadar asil olduğunu bizlere gösteriyor aslında.
Kitabı lütfen alın okuyun, ileri görüşlü, halkını ve yaşamı seven, idealist bir insan son günlerin de dahi nasıl dimdik olabilir sizlerde okuyun, bilin. Şimdiye kadar kitabı okumadığım için kendime çok kızdım. Ama bundan sonra benim için bir baş ucu kitabı oldu...
Son olarak bu kitap bana yaşamın son 300 gününde bile, insana bir şeyler katabilecek kadar büyük bir insanın çocukları olduğumuz için gurur yaşattı demeden edemeyeceğim. 

Kitaptan altını çizdiğim en en güzel yer...


...“Eşsiz muhakeme ve zerafeti burada da kendini göstermişti. Çok incedüşünüyordu.  Mesela bir maddede kendisine aylık bağlanmasını istediği hanımlardan beşinin soyadları yazılıydı; yalnız Bayan Afet’ in soyadı yoktu; o ailesinin soyadını kullanmıyordu. Henüz başk bir adda almamıştı, bunu görünce diğerlerinin de soyadlarını yazmadı. Yine aynı maddede ‘Vefatlarına kadar’ ibaresi vardı; bunun yerine ‘yaşadıkları müddetçe’ kaydını koydu; ona göre yaşamak esastı. Bir vasiyetname de dahi olsa, bir insanın ölümünden bahsetmeyi nezakete ve hayırhahlığa uygun bulmuyordu...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder