Kitap Adı: Sarı Zeybek
Yazar: Can Yücel
Yayın Evi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 224
Benim Puanım: 10 / 10
Daha önce belgeselini izlemiştim Sarı Zeybek’ in... Öyle
ya ülkemizde olsa olsa O’ndan Sarı Zeybek diye söz edilebilirdi. Kendisi
dememiş mi zaten “Türk halkı sadece zeybek oynarken diz çöker.” Diye...
Hayatımda görmeden
sevmediğim, her doğum gününde her ölüm yıldönümünde ağladığım, sanki bütün
yaptığı o muazzam işleri benimle yapmmış gibi gurur duyduğum, hatta daha küçük
yaşlarda o sarı saçlarına, mavi gözlerine ve duruşuna hayran olduğum insanın
son 300 gününü okumak benim için paha biçilemezdi. Kitabı okuduğum sürenin 10
Kasım haftaları olmasını istemiştim. Öyle ya Ata’mızı anmak sosyal medyadan
resimlerini, sözlerini paylaşmakla olmamalıydı benim için. Ben de bu nedenle 3
Kasım Pazartesi günün kitabıma başladım. Kitabı sadece işe gidiş gelişlerimde
okuduğumdan biraz uzun sürdü okumam ama zaten ben de sonu gelsin istememiştim,
sonunu bildiğim bu kitabın sonunu okumak istemedim.
Öncelikle kitap boyunca yoğun bir duygu hakimdi. Her
okuduğum sayfada Atatürk’ ün yaptığı bir işten bir tavırdan gurur duydum, bazen
doktarlarına kızdım, çevresinde ona sadakatla bağlı kişilerin yorumlarını
özellikle baş yaveri Salih Bozok’ un kaleminden okumak beni çok etkiledi. Sıkça
her geçen günü Atatürk’ ün silah arkadaşları, siyaset arkadaşları, kızları,
kardeşi ve çevresindeki hemen herkesten derlenmiş güzel yazıları okudum. Ve son sayfada gözümün nemlenmediğini
söylesem yalan olur.
Kitap boyunca beni en çok Atatürk’ün hasta halinde bile
dimdik duran yaşama sevinci, hayatı tiye alır gibi hastalığına rağmen
sigarasını, rakısını bırakmaması, halkını zora sokmamak için ayakta yürümeye
çalışması. Bunları okudukça kendisine bir defa daha hayran kaldım, karakterine
imrendim.
Özellikle kitap içinde son zamanlarında yaşanan
vasiyetini yazarken dikkat ettiği ince hususları okumak bile onun kişiliğinin
ne kadar asil olduğunu bizlere gösteriyor aslında.
Kitabı lütfen alın okuyun, ileri görüşlü, halkını ve
yaşamı seven, idealist bir insan son günlerin de dahi nasıl dimdik olabilir
sizlerde okuyun, bilin. Şimdiye kadar kitabı okumadığım için kendime çok
kızdım. Ama bundan sonra benim için bir baş ucu kitabı oldu...
Son olarak bu kitap bana yaşamın son 300 gününde bile,
insana bir şeyler katabilecek kadar büyük bir insanın çocukları olduğumuz için
gurur yaşattı demeden edemeyeceğim.
Kitaptan altını
çizdiğim en en güzel yer...
...“Eşsiz muhakeme ve zerafeti burada da
kendini göstermişti. Çok incedüşünüyordu.
Mesela bir maddede kendisine aylık bağlanmasını istediği hanımlardan
beşinin soyadları yazılıydı; yalnız Bayan Afet’ in soyadı yoktu; o ailesinin
soyadını kullanmıyordu. Henüz başk bir adda almamıştı, bunu görünce
diğerlerinin de soyadlarını yazmadı. Yine aynı maddede ‘Vefatlarına kadar’
ibaresi vardı; bunun yerine ‘yaşadıkları müddetçe’ kaydını koydu; ona göre
yaşamak esastı. Bir vasiyetname de dahi olsa, bir insanın ölümünden bahsetmeyi
nezakete ve hayırhahlığa uygun bulmuyordu...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder