Kitap Adı: Satranç
Yazar Adı: Stefan Zweig
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 71
Benim Puanım: 8/10
Yaz Şenliği listemden ikinci olarak 18. Kategorinin Alman Edebiyatı yapıtı olan Satranç kitabını okudum. E-book okuyucuma daha önceden indirmiş olduğum bu kitap, evde yattığım şu günlerde o kadar güzel denk geldiki. Uzun süredir kitap okuyamamış olmanın vermiş olduğu açlık ile adeta ruhumu doyurdu.
Kitap karakterimiz Dr.B, Hitler tarafından ülkesinin işgal edilmesi ile sorgulanmak üzere, bir odaya kapatılıyor ve zaman geçmek bilmezken, bir askerden çalmış olduğu satranç kitabı ile zihinden, kendi kendine satranç oynamayı öğreniyor. Yıllar sonra serbest kaldığında ve ülke dışında sürüldüğünde, bir gemide karşılaştığı dünya satranç şampiyonu ile ilk defa tahta üzerinde oyun oynuyor ve olaylar bu şekilde sonuçlanıyor.
Kitap içinde beni en çok etkileyen şey Dr.B. nin kendi zihninde kendisine karşı oynadığı oyunları anlatışı etkiledi. Öyleki zihni bir siyah piyonlar, bir beyaz piyonlar oluyor. Her iki tarafı alt etmek için iki taraflı düşünüyor. Aslında bu biraz bana insanın kendi içindeki iyi ve kötüyle savaşı gibi geldi. Bunun dışında Dr.B. nin hırsına yenilmemek için çabalaması, insanoğlunun ne kadar hırs dolu olabileceğini gösteriyor adeta.
Herkesin okumasını tavsiye ettiğim çok çok güzel bir kitaptı.
İyi okumalar!
Eskiden Çok Eskiden
9 Temmuz 2015 Perşembe
7 Temmuz 2015 Salı
Guguk Kuşu / Robert Galbraith
Kitap Adı: Guguk Kuşu
Yazar: Robert Galbraith
Sayfa Sayısı: 544
Yayınevi: Pegasus
Benim Puanım: 6/10
Galbraith diğer mahlası ile J.K. Rowling' in okuduğum ikinci kitabı. Birinci okuduğum kitap Boş Koltuk' tu(Buradan ulaşabilirsiniz yazıma.). Bana hediye gelen bir kitaptı ve açıkçası biraz hayal kırıklığı yarattı yine. Boş Koltuk' u okumamam rağmen neden bir beklenti içine girdin derseniz, kitabın sonunda ikinci kitabın haberini veren yazıyı kitabı elime alır almaz farkettim ve serileri seven bir kişi olarak kitaba çok hevesli başlamıştım.
Bu defa kitabımınızın türü polisiye/dedektiflik romanı. Dedektifimiz Strike ve güzel geçici asistanı Robin; dünyaca ünlü melez manken Lula' nın ölümünün cinayet mi yoksa intihar mı olduğunu araştırıyor. Ve tabiki neticesinde dava sonuçlanıyor.
Aslında genel olarak olay örgüsü oldukça güzel olmasına rağmen, kişilerin aşırı fazla olması ve detaylarda bu kadar boğunulmasa daha hızlı ve keyifli ilerleyebilen bir kitap olabilirdi. Ancak ben detayları okurken o kadar çok kesin bu yaptı dedim ki kend kendime en sonunda "Katil bu muymuş?" demek yerine oh be sonunda söyledi katili şeklinde bıkmış bir tepki ile bitirdim.
Yazarın oldukça kemik bir kitlesi var, onların yorumlarının benden daha detaylı ve yerli olacağını düşünüyorum. Netice de yazarın henüz ikinci kitabını okuduğumdan dolayı çok da yeterli aktarmış olamayabilirim.
Bu kitabı bitirerek Yaz Şenliği' ne ait 16.Kategoriyi bitirmiş olup, 10 puanı kapıyorum. Ameliyat dolayısı ile evde olduğum şu 10gün oldukça fazla kitap yorumu yayınlayabilirim. Dahası bu 10 günden sonra umarım yoğunluktan yine kitaplarımdan uzak kalmam.
Herkese iyi okumalar!
Yazar: Robert Galbraith
Sayfa Sayısı: 544
Yayınevi: Pegasus
Benim Puanım: 6/10
Galbraith diğer mahlası ile J.K. Rowling' in okuduğum ikinci kitabı. Birinci okuduğum kitap Boş Koltuk' tu(Buradan ulaşabilirsiniz yazıma.). Bana hediye gelen bir kitaptı ve açıkçası biraz hayal kırıklığı yarattı yine. Boş Koltuk' u okumamam rağmen neden bir beklenti içine girdin derseniz, kitabın sonunda ikinci kitabın haberini veren yazıyı kitabı elime alır almaz farkettim ve serileri seven bir kişi olarak kitaba çok hevesli başlamıştım.
Bu defa kitabımınızın türü polisiye/dedektiflik romanı. Dedektifimiz Strike ve güzel geçici asistanı Robin; dünyaca ünlü melez manken Lula' nın ölümünün cinayet mi yoksa intihar mı olduğunu araştırıyor. Ve tabiki neticesinde dava sonuçlanıyor.
Aslında genel olarak olay örgüsü oldukça güzel olmasına rağmen, kişilerin aşırı fazla olması ve detaylarda bu kadar boğunulmasa daha hızlı ve keyifli ilerleyebilen bir kitap olabilirdi. Ancak ben detayları okurken o kadar çok kesin bu yaptı dedim ki kend kendime en sonunda "Katil bu muymuş?" demek yerine oh be sonunda söyledi katili şeklinde bıkmış bir tepki ile bitirdim.
Yazarın oldukça kemik bir kitlesi var, onların yorumlarının benden daha detaylı ve yerli olacağını düşünüyorum. Netice de yazarın henüz ikinci kitabını okuduğumdan dolayı çok da yeterli aktarmış olamayabilirim.
Bu kitabı bitirerek Yaz Şenliği' ne ait 16.Kategoriyi bitirmiş olup, 10 puanı kapıyorum. Ameliyat dolayısı ile evde olduğum şu 10gün oldukça fazla kitap yorumu yayınlayabilirim. Dahası bu 10 günden sonra umarım yoğunluktan yine kitaplarımdan uzak kalmam.
Herkese iyi okumalar!
30 Ocak 2015 Cuma
Silo - Hugh Howey
Kitap Adı: Silo
Yayın Evi: Monokl
Sayfa Sayısı: 520
Benim Puanım: 8 / 10
Bugün yorumlamaya geç kaldığım, ama hala etkisinde olduğum bir
kitapla karşınızdayım. Kitabımızın künyesini zaten yorum başlangıcında
görüyorsunuz, benim puanımı da. Silo benim Kış Şenliği’ nde okuduğum altıncı
kitabımdı. Kitabı ilk defa kitap yorumlarını severek okuduğum Buğra Eskiçınar
vasıtasıyla duymuş ve ardından da şenlik listemde yer vermiştim. Uzun süredir
okumadığım tarzda bir kitaptı ve açıkçası tadı damağımda kaldı!
Öncelikle belirtmeliyim ki kitap bana George Orwell’ in Bin Dokuz
Yüz Seksen Dört’ ünü anımsattı. Ne yönden derseniz; yine insanların
düşünmelerini engellemek için koyulan yasaklar, hepsine verilen
sınıflandırılmış işler, tüm insanları kontrol etme çabasıyla aralarındaki
iletişimi minimuma indirecek düzeyde tasarımlar, insanları bilinmeyen ile
korkutma dahası düzenin bozulmaması için kişileri alıştırma gibi hatları bana
bu kitapları birbirine benzer kıldı.
Kitabımız bir Silo’ da geçiyor. İnsanların Silo’ larda adeta
saklanan tohumlar gibi yaşamasının sebebi ise, dünyanın artık insan yaşamı için
uygun olmayacak derecede zehirli olması. Siloda o kadar çok çarpıcı kural var
ki; bir kitabımızda en temel silo kuralı temizlik. Öncelikle şunu belirtmeliyim
ki, silo halkı tamamen dış dünyadan kopuk değil, silonun En-Tepe’sinde bulunan
camlardan dünyanın ne kadar gri olduğunu izleyebiliyorlar. İşte temizlikde bu
camları silmek için silodaki işlevleri sorgulayan kişilerin, yasaklı konuları
konuşan kişilerin yani bir nevi düzeni sorgulayarak isyan eden kişilerin bu
camları silmek için dışarıya yani dünyaya gönderilmesi işlevi. Ancak nedense
dış dünya o kadar kötü ki temizliğe giden kimse dönmüyor! Ta ki tek bir kişiye
kadar! Öyle ya her isyan, her düşünce sınırları aşınca gelişip, çoğalmaz mı?
İşte kitabımızda da bir kişinin silodaki temizlikten sağ çıkarak bütün bu silo
düzenini açığa çıkarması ile sonlanıyor. Devamı mı? Bir sonraki kitaba...
Distopya tarzı kitapları sevenler için şiddetle önerebileceğim bir
kitap. Benim için ilk yarısı az sıkıcı gelse de sonlarına doğru yok artık
demeye başladım, hala daha etkisinde olduğumu da söylemeden geçemeyeceğim.
Altını çizdiğim yerler ise:
“Attığımız her adım
kim olduğumuzu belirler.”
“İsyan diye bir şey
gerçekte yok,sadece kademeli bir kaçış var. Sadece bilenlerin neden olduğu,
dışarı çıkmak isteyenlerin yarattığı bir kaçak.”
“O iyi bir adamdı,
ancak kalbi kırıktı. Bu da en iyilerini bile alaşağı eder.”
“Umutlarımız, bizden
öncekilerin icraatları, dünyanın ne olabileceği... işte Miras’ ımız bu. Engel
olmadığımız kötü şeyler ve bizi bu noktaya getiren hatalar... bunlar ise
geçmişimiz.”
24 Ocak 2015 Cumartesi
Kış Okuma 1. Ay sonuçları!
Merhabalar,
Geldik Kış Şenliğimizin birinci ayına. Önceki şenliklere göre benim için daha dolu olsa da iş yerimde olan mutsuz durumlardan dolayı yine beklediğim performansı yakalayamadım.
Gelelim okuduklarıma :)
Geldik Kış Şenliğimizin birinci ayına. Önceki şenliklere göre benim için daha dolu olsa da iş yerimde olan mutsuz durumlardan dolayı yine beklediğim performansı yakalayamadım.
Gelelim okuduklarıma :)
Macbeth – William Shakespeare / NTV / 144 sayfa
3. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.
Silo - Hugh Howey / Monokl / 520 sayfa
Çağdaş Rus Şiir Antolojisi - Ataol Behramoğlu / Can Yayınları / 232 sayfa
Yaz Rüzgarı - Kristin Hannah / Pegasus Yayınları/ 400 sayfa
19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Toplam 6 kitap okudum : 6x10 = 60 puan
Toplam 1932 sayfa okudum : 19 puan
Toplam olarak: 60 + 19 = 79 puan
16 Ocak 2015 Cuma
Kitap Çekilişi !
Ay çekilişlerede katılırmışım:) Biliyorumçok huyum değildir ama kitap isimlerini görünce sabah sabah gözümün açılmasını sağladılar :)
Buyrun efendim katılmak için link.
Bol şans, iyi okumalar.
15 Ocak 2015 Perşembe
Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi - Ataol Behramoğlu
Kitap Adı: Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi
Yazar: Ataol Behramoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Benim Puanım: 7 / 10
Merhabalar,
Yeni bir kitap yorumuyla daha birlikteyiz. Bu defa sizlere yine Kış Şenliği kapsamında okuduğum bir şiir kitabından bahsedeceğim. Aslında bu kategori için Turgut Uyar’ ın bir kitabını okumayı düşünmüştüm ama evde kitaplıkta bu kitabı bulunca elimdekileri eritmeye karar verdim.
Şiir çok seven biri olmamakla birlikte, zaten henüz yavaş yavaş başladım okumaya. Bu nedenle ne kadar doğru yorumlar yapacağım emin değilim. Zaten en büyük endişem de şiirlerin çevirilerinin orjinalleri kadar sağlam olamayabileceği düşüncemdi. Ancak bu konuda endişelerimi alt etti.
Kitap içinde şiirleri bulunan şairlerin yaşadıkları döneme göre sıralanmış. Bu durum bana oldukça iyi geldi, çünkü Rusya’ nın siyasi açıdan bulundukları dönemleri adeta hissediyorsunuz okurken. Özellikle savaş şiirlerinin çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Tüm şiirleri okuduğunuzda son sayfalarında kitaptaki şairlerimizin kısa hayat hikayelerini buluyorsunuz. Eğer sizler de benim gibi biyografileri seviyor, her okuduğunuz yazarın, şairin ardından hayat hikayesini okuyorsanız muhteşem!
Kitapta beni en çok yoran şey savaş şiirlerinin varlığıydı. Evet bu yaşanılan bir gerçek ancak pek de benim tarzım olmadığını düşünüyorum. Zaten bir oturuşta şiir kitabı okumayı da sevmem, kafan yoruldukça azar azar okumalı insan bence. Zaten her okuduğum kitabın yanında bir de dinlendirici kitap okurum.
Sizler için seçtiğim bir kaç şiirin adını aşağıda paylaşıyorum.
İskenderiye Şarkılarından
Fırtına Habercisinin Türküsü
Her Sey Ölümlüdür
Kış Şiiri
Uzun Bir Yol
Plak
Yazar: Ataol Behramoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Benim Puanım: 7 / 10
Merhabalar,
Yeni bir kitap yorumuyla daha birlikteyiz. Bu defa sizlere yine Kış Şenliği kapsamında okuduğum bir şiir kitabından bahsedeceğim. Aslında bu kategori için Turgut Uyar’ ın bir kitabını okumayı düşünmüştüm ama evde kitaplıkta bu kitabı bulunca elimdekileri eritmeye karar verdim.
Şiir çok seven biri olmamakla birlikte, zaten henüz yavaş yavaş başladım okumaya. Bu nedenle ne kadar doğru yorumlar yapacağım emin değilim. Zaten en büyük endişem de şiirlerin çevirilerinin orjinalleri kadar sağlam olamayabileceği düşüncemdi. Ancak bu konuda endişelerimi alt etti.
Kitap içinde şiirleri bulunan şairlerin yaşadıkları döneme göre sıralanmış. Bu durum bana oldukça iyi geldi, çünkü Rusya’ nın siyasi açıdan bulundukları dönemleri adeta hissediyorsunuz okurken. Özellikle savaş şiirlerinin çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Tüm şiirleri okuduğunuzda son sayfalarında kitaptaki şairlerimizin kısa hayat hikayelerini buluyorsunuz. Eğer sizler de benim gibi biyografileri seviyor, her okuduğunuz yazarın, şairin ardından hayat hikayesini okuyorsanız muhteşem!
Kitapta beni en çok yoran şey savaş şiirlerinin varlığıydı. Evet bu yaşanılan bir gerçek ancak pek de benim tarzım olmadığını düşünüyorum. Zaten bir oturuşta şiir kitabı okumayı da sevmem, kafan yoruldukça azar azar okumalı insan bence. Zaten her okuduğum kitabın yanında bir de dinlendirici kitap okurum.
Sizler için seçtiğim bir kaç şiirin adını aşağıda paylaşıyorum.
İskenderiye Şarkılarından
Fırtına Habercisinin Türküsü
Her Sey Ölümlüdür
Kış Şiiri
Uzun Bir Yol
Plak
10 Ocak 2015 Cumartesi
Yaz Rüzgarı - Kristin Hannah
Kitap Adı: Yaz Rüzgarı
Yazar: Kristin Hannah
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 400 sayfa
Benim Puanım: 7 / 10
Merhabalar,
Her zamanki gibi okuyup bitirdiğim bir kitabın daha postunu gecikerek yazıyorum. Bu aralar ruhsal olarak kendimi pek iyi hissetmiyorum, iş yoğunluğu da buna eklenince açıkçasıbir haftadır ne bloguma bakıyorum ne de kitaplarımı istediğim şekilde okuyabiliyorum. Kafa rahatlığı ayrı bir olaymış. Bak mesela bugün direksiyon sınavından da kaldım :(
Hoop gelelim kitabımıza; Kristin Hannah' ın ilk okuduğum kitabı Yaz Rüzgarı. Kitabı Kış Şenliği' nde 16. Kategori kapsamında aşk romanı olarak okudum. Blogumu takite olanlar az çok bilirler, aşk romanı insanı değilimdir pek. Bu nedenle bu kitabı e-kitap olarak iş yerinden gidiş-geliş yolunda ve iş yerinde verdiğim molalarda okudum. Bu nedenle beni yormayan dinlendiren bir kitap oldu. Hani sonunu rahat tahmin edebilmenin verdiği huzur var ya, işte bu kitapta tam bu şekilde oldu benim için.
Kitabımız da dikkatimi çeken başlıca karakterlerimiz; asi kızımın Ruby, Ruby' nin mükemmellik abidesi olan ablası Caro, anneleri ve ünlü talk show sunucusu Nora Bridge, Ruby' nin ilk ve son aşkı Dean ile Dean' ın kanser olan kardeşi Eric... Kitabımız Nora' nın eşinden ayrılıp evi terk etmesi sonucu, ailenin dengesinin nasıl herbir bireyi farklı noktalara sürüklediğini bizlere anlatıyor. Ama açıkçası benim için en çok dikkatimi çeken "Asla hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı" gerçeğini gösteriyor olması.
Ben kitabı okurken beni rahatlattığı ve dinlendirdiği için sevdim. Özellikle aşk ve aile romanlarını sevenler için pembe dizi modunda, oldukça sakin bir kitap olduğundan tavsiye edebilirim. Yazarın bir daha kitabını okur muyum açıkçası bilmiyorum. Ancak yine de alanında okuduğum kitaplar içinde anlatımını beğendiğim yazarlardan oldu kendisi. Kitabın özellikle Ruby' nin kendi içini not defterine döktüğü satırlar benim oldukça ilgimi çekti.
Herkese iyi hafta sonları, iyi okumalar...
Yazar: Kristin Hannah
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 400 sayfa
Benim Puanım: 7 / 10
Merhabalar,
Her zamanki gibi okuyup bitirdiğim bir kitabın daha postunu gecikerek yazıyorum. Bu aralar ruhsal olarak kendimi pek iyi hissetmiyorum, iş yoğunluğu da buna eklenince açıkçasıbir haftadır ne bloguma bakıyorum ne de kitaplarımı istediğim şekilde okuyabiliyorum. Kafa rahatlığı ayrı bir olaymış. Bak mesela bugün direksiyon sınavından da kaldım :(
Hoop gelelim kitabımıza; Kristin Hannah' ın ilk okuduğum kitabı Yaz Rüzgarı. Kitabı Kış Şenliği' nde 16. Kategori kapsamında aşk romanı olarak okudum. Blogumu takite olanlar az çok bilirler, aşk romanı insanı değilimdir pek. Bu nedenle bu kitabı e-kitap olarak iş yerinden gidiş-geliş yolunda ve iş yerinde verdiğim molalarda okudum. Bu nedenle beni yormayan dinlendiren bir kitap oldu. Hani sonunu rahat tahmin edebilmenin verdiği huzur var ya, işte bu kitapta tam bu şekilde oldu benim için.
Kitabımız da dikkatimi çeken başlıca karakterlerimiz; asi kızımın Ruby, Ruby' nin mükemmellik abidesi olan ablası Caro, anneleri ve ünlü talk show sunucusu Nora Bridge, Ruby' nin ilk ve son aşkı Dean ile Dean' ın kanser olan kardeşi Eric... Kitabımız Nora' nın eşinden ayrılıp evi terk etmesi sonucu, ailenin dengesinin nasıl herbir bireyi farklı noktalara sürüklediğini bizlere anlatıyor. Ama açıkçası benim için en çok dikkatimi çeken "Asla hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı" gerçeğini gösteriyor olması.
Ben kitabı okurken beni rahatlattığı ve dinlendirdiği için sevdim. Özellikle aşk ve aile romanlarını sevenler için pembe dizi modunda, oldukça sakin bir kitap olduğundan tavsiye edebilirim. Yazarın bir daha kitabını okur muyum açıkçası bilmiyorum. Ancak yine de alanında okuduğum kitaplar içinde anlatımını beğendiğim yazarlardan oldu kendisi. Kitabın özellikle Ruby' nin kendi içini not defterine döktüğü satırlar benim oldukça ilgimi çekti.
Herkese iyi hafta sonları, iyi okumalar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)